Depresyon ve Yüksek Polifenollü Zeytinyağı İlişkisi

Depresyon ve Yüksek Polifenollü Zeytinyağı İlişkisi

Bu yazımızda, dengeli beslenmenin ve özellikle de polifenol tarafından zengin yiyecekleri tüketmenin ruh hali üzerindeki etkilerini mercek altına alıyoruz! Şaşırmaya hazır mısınız?

Mutluluk hissinden sorumlu olan serotonin hormonunun, neredeyse tümüyle sindirim sisteminin faaliyetleri sonucunda üretildiğini biliyor muydunuz? Yapılan güncel araştırmalar, bu hormonun -beyinde salgılanmasına karşılık- yüzde 90 oranında sindirim sisteminde üretildiğini ortaya koyuyor. Uzun lafın kısası; dengeli beslenerek vücudun ihtiyaç duyduğu besin öğelerini eksiksiz bir şekilde almak, bedenin işleyişini olduğu kadar ruh halini de önemli ölçüde etkiliyor.

Peşinen söyleyecek olursak; bu yazımızdaki en önemli dayanak noktalarından bir diğerini de “Bağırsak ikinci beyindir.” düşüncesi oluşturuyor. Nitekim bilindiği ve sıkça deneyimlendiği üzere, bağırsakların ideal fonksiyonunu sürdüremeyecek kadar problemli olması duygu ve düşünce durumuna da doğrudan yansıyor. Peki, tüm bunların zeytinyağı tüketimi ile ne gibi bir ilişkisi olabilir? Gelin, hayli merak uyandıran bu ilişkinin dinamiklerini yakından keşfedelim!

1. Zeytinyağı Tüketimi Depresyon Tedavisinde Nasıl Bir Rol Oynar?

Bu soruyu, ruhsal hastalıklar için de çözüm olarak görülen özel bir beslenme disiplininden örnek vererek yanıtlayalım. Ketojenik diyet kavramını daha önce de mutlaka duymuşsunuzdur. Yağ ağırlıklı bir beslenme çeşidi olan bu diyet türü, günümüzde her ne kadar kilo kontrolü konusunda öne çıksa da esasen epilepsi ve depresif bozukluk gibi problemlerin tedavisi için geliştirilen bir yöntem. İşleyişi ise şuna dayanıyor: Vücudun enerji ihtiyacı için karbonhidrattan daha fazla yağ yakmasını sağlamak.

1.1. Vücudun Ana Enerji Kaynağı Olarak Yağ Tüketmesinin Ruh Haline Etkisi Nedir?

Vücut ve beyin, enerji ihtiyacını normal beslenme koşullarında ağırlıklı olarak karbonhidratların yapı taşı olan glukozdan karşılıyor. Glukoz alımı yeterli seviyede olmadığında da devreye, yağların parçalanması sonucu ortaya çıkan “keton” isimli cisimcikler giriyor. 

Ketojenik diyette karbonhidrat alımı minimuma indirilerek, yağ tüketimine ağırlık veriliyor. Böylece bağırsaklar, bir süre sonra ana besin kaynağı olarak yağ asitlerini, yani ketonları kullanmaya başlıyor. Ketonlar ise yapılan araştırmalara göre; glukoza kıyasla beynin normal fonksiyonlarını sürdürme konusunda katbekat daha fazla etki sağlıyor.

1.1. Peki, Bunun Zeytinyağı ile Doğrudan Nasıl Bir Bağlantısı Var?

Çok basit! Zeytinyağı gerek ketojenik diyette gerekse de buna benzer bir beslenme şekli olup yine ruhsal hastalıkları baskıladığı ifade edilen Akdeniz diyetinde oldukça önemli bir yer tutuyor. Yani bu diyetlerde, doymamış yağ bakımından zengin bir kaynak olan hakiki zeytinyağına ağırlık veriliyor. 

Öyle ki zeytinyağı -sık tüketilmesi durumunda dahi- kolesterol, şeker ve kardiyovasküler işleyiş konusunda diğer yağlara nazaran daha az risk barındırıyor. Dolayısıyla karbonhidrat tüketimini azaltmak ve öğünlerde zeytinyağı gibi yağ çeşitlerine (ve ikincil besin grubu olarak da proteinlere) bolca yer vermek, iyi ruh halinin korunması için önemli bir faktör oluyor. Özetle bu durum; “Depresyona ne iyi gelir?” sorusuna yanıt olarak en sıra dışı ve aynı zamanda en uygulanabilir çözümler arasında yer alıyor.

2. Zeytinyağı ve Depresyon İlişkisinde Polifenollerin Etkisi Nedir?

Zeytinyağı ve Depresyon İlişkisinde Polifenollerin Etkisi Nedir?

Depresyon ve zeytinyağı denildiğinde, akla sadece vücudun ana besin kaynağı olarak yağları kullanmasının beyne olan etkileri gelmemeli. Çünkü zeytinyağı, aynı zamanda polifenol açısından da doğadaki en zengin besin kaynakları arasında yer alıyor. Peki, polifenol nedir biliyor musunuz? Hemen söyleyelim:

Polifenoller, besinlerdeki en yüksek antioksidan değerine sahip olan fenolik maddelerin bir alt çeşidini oluşturuyor. Her molekülünde birden fazla fenol grubu barındıran bu bileşikler, yapılarından dolayı en güçlü antioksidan kaynağı olarak değerlendiriliyor. Antioksidanların vücuttaki rolü ise malum. Hücrelerin oksitlenmesi sonucu ortaya çıkan toksik maddelerin etkilerini azaltmak!

2.1. Polifenoller, Bağırsakları ve Beyni Nasıl Etkiler?

Polifenoller, Bağırsakları ve Beyni Nasıl Etkiler?

Vücudunuzda en fazla toksik madde barındıran organın hangisi olabileceğini sanıyoruz ki kolaylıkla kestirebilirsiniz. Evet, doğru yanıt: Bağırsaklar! Peki, bağırsaklarda fazla toksin birikirse sizce neler olabilir? Yanıt, yine son derece beklendik:

Toksik maddelere maruz kalan bağırsaklar, barındırdıkları bu zararlı maddelerden dolayı fonksiyonlarını yeterli seviyede gerçekleştiremez ve hatta enfeksiyonlara da açık hale gelir. Bu da yakın ilişkilerinden dolayı, elbette beyni de etkiler. Ancak yüksek polifenollü zeytinyağı ve polifenol yönünden zengin diğer besinlere öğünlerde sıkça yer vererek bu gibi etkilerin önüne geçmek mümkün olabilir.

Editörün Notu: Unutmayın; polifenol yönünden zengin besinleri tercih etmek ve profesyonel bir diyet kapsamında olmaksızın yağ ağırlıklı beslenmek, size ruhsal olarak hiçbir çözüm sunmaz. Size en uygun tedavi için mutlaka psikolog, psikiyatr ve diyetisyeninize danışarak kapsamlı bir yol haritası izlemelisiniz.

*Bu sayfada yer alan bilgiler, bir hekim ve diyetisyenden alacağınız danışmanlığın yerine asla geçmemelidir. 


Kaynaklar:


Daha eski gönderi Daha yeni gönderi